Tutkusunu önce hayal edip sonra gerçeğe dönüştürmüş başarılı bir iş insanı Aslı Atamer. Yıllar yılı seyahatlerinden topladıklarını, başka başka insanlarla paylaşıp çok renkli ve çok özenli bir dünya kurmuş. Gelin bu dünyayı bir de Aslı’dan dinleyelim. / Tuba Dal
Karaköy Junk, Karaköy’de ilk açıldığında başımızı döndürmüştü. House of Junk markası ile de her evin baş tacı olacak parçaları getiriyor ve paylaşıyorsun. Nasıl bir işin var, keyifli misin?
Öncelikle çok teşekkürler, büyük hevesle gerçekten kendime alır gibi aldığım bu eşyalar için bunları duymak işin bütün motivasyonu. Karaköy Junk zaten hayat tarzım olan bu toplama işinin, gerçek bir işe dönebileceğini göstermişti bana. Her saniyesinden keyif aldığım bir iş yapıyorum. Çoğu zaman ne kadarı iş, ne kadarı işim olmasaydı da yapardım karıştırdığım bir halde çalışıyorum/yaşıyorum.
House of Junk’ı oluşturma fikri nasıl oluştu?
Ingiltere’de yaşarken o kadar fazla eşya toplamaya başlamıştım ki, devamını getirebilmek için oradaki pazarlarda hem satıyor hem alıyordum. Ebay üzerinden ciddi iş yapmaya başlamıştım. Türkiye’ye dönünce artık kendime ait bir dükkanım olsun istedim. En azından aldıklarımı koyacak bir yerim olur diyordum ki iş büyüdü de büyüdü, bir sürü yeni dallar eklendi, dekorlar kiralamalar gibi..
Bir ev partisine gidiyorsun, üzerinde neler olur?
Genelde giyinirken de illa vintage bir şeylerle karıştırırım. Nedense her şeyin aynılığı ile ilgili bir takıntım var. Tutarlı bir tarzım yok ama illa ki kendimi rahat edeceğim bir halde çıkarım.
Bu aralar seni neler heyecanlandırıyor?
Internet üzerinden biraz daha profesyonel bir hale dönüştürmek istiyorum işleri. Şu an fazla diyalog üzerinden ilerliyorum, bunun keyfi ayrı ama bensiz de biraz daha yürüyebilecek bir hale getirmek isterim. Bunun dışında her yöne seyahatler her zaman heyecanlandıran şey en çok…
Aslı, özellikle çalışan ve çalışmak için hevesi, hayali olan kadınlara söylemek istediğin bir şey var mı?
Pek çok kişinin şikayet ettiğinin aksine ben günümüzde işlerin daha kolay olduğuna inanıyorum. Hele ki benim gibi bireysel çalışmak isteyenlerin, kadınların.. Internet dünyasını keşfetmelerini tavsiye ederim. Internet üzerinden yapılabilecek işlerin sınırı yok. Bence böyle bir derya deniz varken kimsenin para kazanmaması ve kendi hayatını yönetememesi mümkün değil. Üstelik o hep şikayet ettiğimiz ayrımcılıkların da hiçbiri yok o dünyada…
Bir de İstanbul’u sormadan geçemiyoruz. Senin ilişkin nasıl İstanbul’la?
Şu sıralar Karadenize doğru kaçmış bulunuyorum. Hem evimi hem dükkanımı Zekeriyaköy’e taşıdım. Henüz 7 ay oldu ama inanılmaz mutlu ve huzurluyum. Yeşile uyanmak da ayrı bir huzur ve keyif. Şehirdeysem dibine kadar şehir seviyorum genelde. Eski Istanbul, Boğaz, Kadıköy, Moda, Yeniköy, Samatya hepsinden ayrı keyif alıyorum. Yaşamak için şehire dönebileceğimi tekrar zannetmiyorum. Ama günaşırı muhakkak şehire iner işlerimi hallederim, gezmelerime hiç ara vermem. Olmasa da yaratırım.