Belki bir anlamda motivasyon düşmesi de denebilir… Çünkü motivasyonumu toplaması için şarkı yazdığım/söylediğim çok olmuştur. Hasta yatağımdan kalkıp bir şarkı yazıp kayıt da edebilmişsem eğer iyileşmiş gibi dönerim mesela uykuya. Dağılan bir sürü duygu, kaybolan dikkat; hep şarkı yazarak toparlamaya çalıştığım bir alan olduğu için sanırım o da yoğunluğa sebep oluyor.
Evet; her geçen gün yerli sahnedeki isimler de ilgi de artıyor. Bu ikisi arasındaki ilişki çok hızlı, çok çabuk tüketilen, kolay unutulan,kolay ulaşılan, çabuk alışılan versiyonlar geliştirip duruyor. Bir şarkı paylaşıyorsunuz, belki iki ay geçmiyor üzerinden ve yeni bir şarkı daha duymak istiyor insanlar; sürekli daha yenisi ve daha yenisi… Bilemiyorum, işin üreten kısmında yorucu ve hatta üzücü; ama bu kadar hızla ilerlerken her şey ve isimler de, ilgi de artarken orada bir yavaşlık bulmaya çalışmak; geç mi kaldırır, halkanın dışına mı iter; hala bilemiyorum

Son olarak İstanbul’la ilişkini soracak olursak müzikal üretimine katkısı var mı?
Doğduğum ve büyüdüğüm yer olarak İstanbul tabii ki hayatımın her parçasıyla ilişkili. Emirgan, Yeniköy, Samatya, Balat… Hepsi ayrı ayrı etkilendiğim İstanbul semtleri ve buralara dair yazdığım ya da adını öyle koyduğum şarkılar var. Çok fazla yürüyorum, yürürken çok fazla şeyi izliyorum; kendi kendime düşünmek bir yana… Sürekli bir gün öncesinden farklı ve sevmeyeceğim yönde değişen şehrin gündeliğinde acaba değişmemiş ne vardır bakışıyla etrafı taramak benim hep çok fazla ilgimi çekmiştir. Alan hafızam epey güçlü çalışıyor o anlarda; bu yoğunluktan faydalanabildiğim zamanlarda da müziğime sızdıkları olabiliyor. Ve sonuçlarını hep samimi buluyorum. Analog makinadan çekilip yıkatılan fotoğraflar gibi. Onlar İstanbul’u bana hep aradığım renginde sunuyorlar.