Bir Perşembe güzellemesi olan röportajlarımızın bu haftaki konuğu Melis Güven. Pastel tonlarındaki narin, aynı zamanda güçlü dünyasıyla yeni tanıştığımız Melis Güven’le dolu dolu sohbet ettik. Geçtiğimiz hafta yayınladığı “Hiç Olmuşsun” teklisiyle müzik sahnesine oldukça hızlı bir giriş yapan Melis’e müzik, moda ve tutkularına dair sorular sorduk ve İstanbul’u da tabii ki es geçmedik. / Tuğba Dal
Melis, hoş geldin! “Hiç Olmuşsun” teklini geçtiğimiz Cuma günü Sony Music – Epic İstanbul etiketiyle çıkardın. Tepkiler nasıl? Memnun musun gidişattan?
Merhabalar, hoş bulduk! “Hiç Olmuşsun” şu ana kadar beklediğimizden çok daha iyi şekilde ilerliyor. Farklı müzik tarzlarına ait dinleyici kitlelerinden iyi yorumlar almak, inanılmaz derecede keyif verici. Umarım, bu olumlu gidişat devam eder ve motivasyonumuzu artırır.
İTÜ Devlet Konservatuarı eğitimi sonrası müzik çalışmalarına hız verdiğini biliyoruz. Bu yolculuk nasıl başladı ve gelişti? Bireysel çalışmalarım vardı tabi ama asıl süreç, ortak bir arkadaşımızın beni Eren Erdol ile tanıştırmasıyla başladı ve hızlandı her şey. Eren tüm altyapıları hazırladığı için ben söz yazmaya ağırlık verdim. ”Outsider” ve ”After The Sunset” ile başlayan yolculukta hala birlikte üretmeye devam ediyoruz.
“Hiç Olmuşsun” klibi şarkının hissiyatını çok güzel yansıtmış. Dingin bir salınımı var klibin, sözlerle uyumlu. Yalın, yumuşak ve güçlü bir kadın izliyoruz. Yansıtmak istediğin bu muydu?
Teşekkür ederim güzel yorumlarınız için. Açıkçası yansıtmak istediğimiz tam olarak buydu. Kamera arkasındaki isimler Ali Kalyoncu ve Hakan Sarı’nın, şarkının aurasını ekrana en doğru şekilde yansıttıklarını düşünüyorum.
Vogue Italia’da fotoğrafların yer aldı, aynı zamanda bir şarkın Arzu Kaprol defilesinde çaldı. Moda dünyasıyla sıcak bir temasın var gibi. Nasıl tanımlarsın bu ilişkiyi?
Tıpkı müzik gibi modayı da bir ”ifade şekli” olarak görüyorum. Dolayısıyla müzik ve moda bir araya gelince doğru bir kolektif ilişki ortaya çıkıyor. Elbette bu ilişkinin samimi olması, hitap edilen kitleler ile doğru diyalog kurabilmek açısından çok önemli.
“Outsider” isimli şarkının caz temelli bir elektronik bir sound’u var ve İngilizce sözlü. “Hiç Olmuşsun” ise daha mid tempo bir şarkı. Sonraki şarkıların ya da albümünle ilgili bize biraz ipucu veriyor mu bu iki şarkı?
Eren de ben de çıktığımız bu yolda sürekli üzerine koyarak, deneyerek, öğrenerek üretmeye devam ediyoruz. Sanırım bizim için bir çalışmanın hissiyatı; sound’u, tempoyu hatta dili belirleyici oluyor. O hissiyatın üzerine inşa ediyoruz şarkıyı. Önümüzdeki süreç için ipucu vermek gerekirse de Türkçe sözlü parçalar üzerinde çalımalarımızı sürdürüyoruz.
Son olarak İstanbul’la ilişkini soralım. Kişisel olarak seni ve üretimlerini besliyor mu?
Bazen yutuyor beni, bazen yüceltiyor, bu devinimden kaçmamak gerek aslında. Şöyle bir dışarı çıkıp, kendini bıraktığında istediğin her rengi, her sesi, her tadı veriyor sana İstanbul. Bu benim ürettiğim her şeye katkı sağlıyor. Seviyorum.